Üzerinde doğup büyüdüğümüz toprak parçası, hepimizin hayatında, çok önemli yeri olan vazgeçilmesi asla mümkün olmaması gereken ve kutsiyet arzeden bir varlıktır.Onu asla hırpalamamalı ve hiçbir helâl getirmemeye azami itina göstermeliyiz. O kara parçası ki; sonuçta her bir faniye, yünden yorgan ve döşek olan ve de tüm sırlarıyla sarıp sarmalayan toprak ana…
-Ana duygusu ne kadar kutsal ve sıcak ise, toprak sevgisi de ona eş değer nitelikler yüklü bulunan bir duygu olsa gerek…
-Bu topraklar üzerinde yaşayan faniler olarak, farklı dil düşünce ve renklere sahip olmamız,doğanın bir realitesi olarak tecelli etmiştir… Bu doğal realitenin mecraını; şartları zorlayarak belli bir perspektife odaklamaya çalışmamız, üzerinde yaşadığımız topraklara saygısızlık etmiş olmazmıyız...
-Doğal olmayan böyle bir müdahale, toprak ana diye kutsiyet atfettiğimiz değerli varlığımızın biyolojik genleriyle oynamak anlamına gelirki, böyle bir girişim hoş olmayan tabloların oluşumuna sebebiyet verir…
-Toprak (VATAN),üzerinde yaşayan sosyal toplumların, elbetteki organize hale getirilmiş idari ve yönetim mekanizmalarına ihtiyacı vardır…
-Siyasi erkler tarafından yönetsel işlevler icra edilirken, bireysel düşüncelerden soyutlanıp, kamusal nitelikler ihtiva eden düşünce sistematiğini uygulamak olmalıdır… Yönetsel işlevlerin tarafı olan tüm kamu, kurum ve kuluşları, kamu yararına olan ortak paydalarda buluşmalı, çelişkili ve çatışmacı bir yönetsel yöntemlerden uzak durmalıdırlar…
-Siyasi erk; kamu brokrasisi, emniyet güçleri ve askeri brokrasi, Anayasal hiyerarşi içerisinde kalmalı ve her kurum, kendi görev ve sorumluluğu dahilinde ülke ve milletine daha fazla pozitif katma değerler kaydetmelidirler…Emniyet güçleri, sosyal ve toplumsal olaylarda, yasalara uygun, insani ve vicdani davranarak görev deruhte etmelidirler...Bireysel egolarının esiri olmamalıdırlar...
-Bağımsız yargı,bu kutsal görevi icra ederken, görevlerinin kutsiyetinin bilincinde olmalı ve buna göre çok adil davranmalıdırlar...Görevlerinin misyonu gereği, asla vekata taraf olmamalıdırlar…
-Terazi sizin elinizde efendim, tartın herkesin günah ve sevabını…Ama doğru tartın…Terazi de yanlış tartmanın tanrı nezdinde büyük günah olduğu bilinen bir vaka… Dakik ve doğru tartın, doğru değerlendirin insanların günah ve sevaplarını…
-Teraziyi tutarken; ellerinizdeki terazi kefelerine üfleyenlerin nefeslerine itibar etmeyin lütfen, yasalara uygun ve vicdanınızın sesine kulak vererek alın nihai kararlarınızı…
Unutmayalım Ki; adalet olmayan toplumlarda, insani olmayan hadiselerin önüne geçilemez…
-Gelişmiş bir demokrasi ve adil bir Türkiye dileklerimizle…