Milletimizin yüreği, Soma’da, maden faciasında hayatını kaybeden evlatları için yanıyor. Yüzlerce insanımız, çocuklarına ekmek getirmek için girdiği kara toprağın bağrında can verdi. Bu defa ateş, düştüğü yeri de yaktı, düşmediği yeri de. Çünkü ateş, bütün memleketin bağrına düştü.
Annelerin, babaların feryadı arşı titretti. Bizleri gözyaşlarına, ülkeyi yasa boğdu. Elinde bir şeyler gelenler kurtarma çalışmalarına katılmak için oraya koştu. Uzakta olup da oraya ulaşamayanlar ise; afetzedelere duaları ile özellikle seher vaktinde gönderdiği en içten ve samimi dualarla manevi katkıda bulundu. Ülkede üç günlük yas ilan edilerek bayraklar yarıya indirildi.Türk halkı ve bazı ülke insanları tek yürek oldu, nefeslerini tutarak gelecek iyi haberleri bekledi.
Kaderin önüne geçmek veya onu kısmen değiştirmek asla mümkün değildir. Zaten imanın şartlarından bir tanesi de kadere yani hayrın ve şerrin Allah’tan geldiğine inanmaktır.Tedbir şarttır amma hiçbir zaman ilahi takdirin (kaderin) önüne geçemez. İşte böyle bir bilince sahip olduğumuz zaman ruhen huzura kavuşuruz. Bu hususta bir Arap atasözü şöyledir:
“Men amene bil kader, emine minel keder=Kim kadere iman ederse kederden emin olur.”
Bize verilen bu ömrün süresi belli ve nefeslerimiz sayılıdır. İleri veya geri alınmaz. Bunu biz söylemiyoruz, Rabbimiz buyuruyor:
“Her ümmetin bir eceli vardır. O ecel geldiğinde, ne bir an erteleyebilirler, ne de öne alabilirler.” (A’raf,34)
Hatta herkesin öleceği yeri dahi önceden kadere bağlanmıştır. Mevlamız bunu, ilahi kaderin en bariz tezahürü olan Uhut Savaşının seyrinde şöyle anlatır:
“Sonra o kederin ardından (Allah) üzerinize öyle bir eminlik, öyle bir uyku indirdi ki, o,içinizden bir zümreyi örtüp bürüyordu. Bir zümre de canları sevdasına düşmüştü. Allah’a karşı, cahiliyet zannı gibi, hakka aykırı bir zan besliyorlar ve “Bu işten bize ne?”diyorlardı. De ki: “Şüphesiz bütün iş Allah’ındır.” Onlar sana açıklayamayacaklarını içlerinde saklıyorlar (ve) diyorlar ki: “Bizim bu işte görüşümüz alınsaydı, burada öldürülmezdik.” Onlara şöyle söyle: “Eğer sizevlerinizde olsaydınız bile, üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar yine muhakkak yatacakları(öldürülecekleri) yerlere çıkıp gidecekti. Allah (bunu) göğüslerinizin içindekini denemek ve yüreklerinizdekini temizlemek için yaptı. Allah göğüslerin içinde olanı bilir.” (A.İmran,154)"
Demek ki ecel geldiği zaman ne bir saat ileri ne de bir saat geri alınır. Öleceği yere ayağıyla gider ve ölür. Yani bu kömür ocağında vefat eden kardeşlerimiz aynı anda ve aynı yerde mutlaka öleceklerdi.Kadere bu şekilde inanmak lazımdır.Bu hususta insana düşen yüksek sabır ve ilahi hikmete ram olmaktır.
Aslında insanoğlu bir şekilde dünyada bir imtihan içindedir. Bu imtihan farklı şekil ve alanlarda karşımıza çıkıyor. Sürprizlere daima hazır olmalıyız.Bu hususta Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Andolsunki, biz sizi biraz korku ve açlık ile bir de mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmek suretiyle imtihan ederiz. Sabredenleri müjdele!Müminler, bir musibetle karşı karşıya kaldıklarında ‘İnnâlillâh ve innâileyhirâciûn/Biz Allah’a aidiz ve O’na döneceğiz.’ derler.(Bakara,155-156)
Tıpkı Yusuf(a.s)’un babasının ciğerparesi oğlunu yıllar önce kaybetmesinin acısıyla dediği gibi:
“(Babaları): ‘Yok sizi nefsiniz aldatmış. Artık bana düşen güzel bir sabır göstermektir! Yakındır ki Allah bana hepsini birden geri getirir.Gerçek şu ki,her şeyi bilen O’dur, hikmet sahibi olan O’dur’ dedi”(Yusuf,83)
Dünya ölümlü dünya. Ölüm bir şekilde geliyor ve insanı buluyor. Ölümün yaşı yok. Rabbimiz, Kur’an-ı Azimüşşan’da ölüm veya benzeri zor durumlar karşısında sabredenler için “Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir.”(Bakara,153) buyuruyor. Sabır, müminin gönlünü teskin eden Rabbani bir sırdır. Böyle zamanlarda sabra ve duaya sığınmalıyız. “…Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır…”(A’raf,126)diyerek el açmalıyız.
Çünkü herhangi bir işte bizim için hayır mı var yoksa şer mi var biz bilemeyiz. Ancak Cenab-ı Allah bilir. Bazen şer gibi görünen bir işte hayır olabiliyor. Bu hususta Rabbimiz: “…Ve esâ en tekrehuşey’en ve hüve hayrünleküm.Veesâ en tühibbüşey’en ve hüve şerrünleküm. Vallahüya’lemü ve entüm lâ ta’lemun=…fakat olur ki siz bir şeyi sevmezsiniz, halbuki hakkınızda o bir hayırdır ve olur ki bir şeyi seversiniz, halbuki hakkınızda o bir şerdir. Siz bilmezken Allah bilir.”(Bakara,216) buyurarak bizi kaderine ram(teslim) ediyor.
Erzurum’lu İbrahim Hakkı Hz.leri debir şiirinde bütün işleri O’na havale etmek hususunda şöyle der:
Hak şerleri hayreyler.
Sanma ki ğayreyler.
Arif onu seyreyler.
Görelim Mevlam neyler.
Neylerse güzel eyler.
Yüreklerimizi dağlayan bu kazada belki de Rabbimiz vefat eden bu kullarını sevmiş de inşallah şehitlik mertebesiyle ödüllendirerek makamına almıştır. Bu aşağıdaki hadis-i şerifte onlar için büyük bir müjde vardır.
Cabir ibni Atik (r.a)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah(s.a.v):
“Siz hangi şeyi şehitlikten sayıyorsunuz?”buyurdu. Ashab: “Allah yolundaki ölümü şehitlik sayıyoruz.”dediler. Rasulullah: “Allah yolunda ölümden başka yedi kısım şehitlik daha var.
1) Taundan (Vebadan) ölen şehittir.
2) Suda boğulan şehittir.
3) Zaturyadan ölen şehittir.
4) Karın ağrısından ölen şehittir.
5) Yanarak ölen şehittir.
6) Yıkık altında kalarak ölen şehittir.
7) Hamile olarak ölen kadın şehittir.”buyurdu.
(Ebu Davud, Cenaiz,HNO,3111,Müslim,İmare,HNO,1914, Nesei, Cihad, HNO,1837,İbni Mace, Cihad, HNO,2803)
Bugünler, mümin kardeşliğinin sevgide, diğerkamlıkta, fedakârlıkta, yardımlaşmada, dayanışmada imtihan günleridir. Bugünler, sevgili Peygamberimiz (s.a.v)’in “Müminler, tek vücut gibidirler”fermanı gereğince millet olarak 76 milyonun bütünleşmesi gereken günlerdir.
Bugünler, millet olarak acıları paylaşma, yaraları sarma günleridir. Gönüllere kor düşmüştür. Seher vakitlerinde ellerimizi Rabbimize açıp:“Gönüllere, peygamberlerin gönlüne lütfettiğin sekineti ver Rabbimiz!” diye yalvarmalıyız.
Bu tür olaylar karşısında kulun teslimiyetinin yanı sıra idarecilerinde yapacakları şeyler vardır. Bu hususta Türkiye Cumhuriyeti hükümeti kendisine düşen görevi yaptı. Olayın duyulmasıyla beraber devletin zirvesi acının merkezi olan kaza mahalline akın etti. Başta Cumhurbaşkanı, Başbakan diğer birçok Bakan olay mahalline giderek evine ateş düşmüş bu ailelerin üzüntülerini paylaştı.Enerji Bakanı Taner Yıldız geceli gündüzlü olay yerinden bir an bile ayrılmayıp kriz masasını yönetti.Terleyip üşüyen bir kazazedeye üstündeki ceketini çıkardı verdi.Cumhurbaşkanımızın gözyaşları evladını ve kocasını kaybetmiş o ciğeri yanan anaların, o yetimlerin gözyaşlarına karıştı, bir buket çiçek gibi ilahi makama yükseldi.
Ama ne acıdır ki ruhunu Rahman’a teslim etmiş bu insanların ve kederli ailelerinin üzerinde siyasi rant elde etmek için çaba sarfedenölü sevici vicdansız insanlar da var. Bu tabii afeti bir fırsat bilip ülkeyi kaosa sürüklemek için insanları tahrik ederek sokağa dökmeye çalışan kan emici vampirler var. Sosyal medya üzerinden örgütlenip ülkeyi karıştırmak isteyen marjinal gruplar iş başındadır. Aman bunlara dikkat edelim, sakın oyuna gelmeyelim.Başbakana yapılan o gayri edebi davranış bunun bir parçasıydı.Sağlığını tehlikeye atarak gece gündüz ülkesinin refahı için çalışan bir Başbakana bunu yapmak hangi edebe sığar.Bu olayı kınıyor, o gençleri aklı selime davet ediyorum.Bunlar ülkeyi Suriye’deki iç savaş ortamına benzer bir ortama çekmek istiyorlar. Allah bunlara fırsat vermesin. Suriye’de yanan bu ateşe de kendi yanında bir su döksün inşallah. Bundan ibret alarak çok dikkatli olmak lazımdır. Kan ve gözyaşı gölünde gemisini yürütmeye çalışan bu din ve vatan düşmanlarına fırsat vermeyelim. Marjinal grupların buluşup mevcut hükümet aleyhine yapacakları eylem ortamına evlatlarımızı göndermeyelim. Haydi bu kazayı da, daha fazla sabır, daha fazla teslimiyetle ve sükunetle karşılayalım.
Tabi sonra idari ve hukuki işlemler şeffaf bir şekilde yürütülecektir. Zira takdir yani kader ve ecel, insanoğlunun ihmal ve sorumluluklarını asla ortadan kaldırmaz. Hükümet bu husustagerekeni yapacağına dair güvence veriyor. Bence o yönde kimsenin kuşkusu olmasın.
Hayatını kaybeden kardeşlerimize Cenab-ı Hak’tan sonsuz rahmet diliyorum. Mekânları cennet olsun! Rabbim, onları şehitler zümresine dahil eylesin! Kederli ailelerine, annelerine, babalarına, eşlerine, yakınlarına ve topyekün milletimize sekinesini indirerek sabr-ı cemil, metanet ve dayanma gücü bahşetsin! Yaralı kardeşlerimize acil şifalar ihsan etsin! Milletimize, memleketimize bu tür acıları, elemleri, kederleri bir daha yaşatmasın!
Milletimizin başı sağolsun.
Selâm ve dua ile.