Türkiye son aylardan beri büyük azim ve çabayla süregelen barış ortamının akibetini merak ediyor. Çözüm sürecinde kilit nokta, silahların susturulduğu, şiddetin bir çözüm aracı olmaktan çıkarıldığı ve en önemlisi en uç fikirlerin bile siyaset zemininde serbestçe tartışılmasının önünün açıldığı bir zemine çekilmesiydi. Bu önemli bir eşikte her iki taraf aslolan iradeyi ortaya koydu, çözüm sürecinin önü açılmış oldu.
Önü açılan süreç her ne kadar umutları artırsa da sürecin zor işleyen ve büyük bir çaba gerektiren kritik noktaları olduğu da tahmin ediliyordu. Bu kritik noktaların oluşturacağı tıkanmaların aşılması konusunda İmralı inisiyatif kullanırken, kandil şartlı çözüm yönünde ısrarcı oldu. Belirli kritik noktalarda tarafların güven meselesi süreci daha da yavaşlattı, örgüt birliklerinin sınır dışına çekilmesindeki oranlar tartışmaları tekrar alevlendirdi.
Tartışmaların alevlenmesinde öne çıkan argümanlardan biri sürecin tek bir kanattan değil; İmrali, BDP, Kandil üçgeninde süren görüşmelerde ortak bir yol haritası bulunmamasından kaynaklanıyor. Her ne kadar İmralı’nın muhatap alınması öne sürülsede kandil hem BDP hem İmralı üzerinde tek otorite görüntüsü çiziyor. Bu gelişmeler İmralı’nın örgüt üzerindeki etkisi azalıyor mu tartışmaları da yaşanıyor. Kandil’deki yönetim değişikliğinin nedeni de bu tartışmalar oluşturuyor. Bu yargı İmralı’nın tamamen etkisizleştiği anlamına gelmiyor. Görünen o ki yerel seçimlerin de yaklaşmasıyla kandil tek otorite vurgusunda ısrar ediyor. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş kandilden çizik yiyen isimlerden biri. Muhtemelen istifa edeceği düşünülüyor. Bir diğer gelişme Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in akibeti… Baydemir son günlerde yaptığı açıklamalara bakılırsa bundan sonraki çalışmalarını sivil toplum zemininde yürüteceği düşünülüyor. Tabiri caizse kandil demokratik duruş sergileyen siyasilerini tırpanla biçiyor, itibarsızlaştırıyor. Türkiye demokrasi düzleminde ilerledikçe, KCK BDP içerisinde demokrasiyi özümseyemiyor. Kandil BDP’yi bu dar çerçeve hapsettikçe BDP kabak tadı vermeye başlıyor. BDP’nin kabak tadı vermesi tabanında ciddi rahatsızlıklara yol açıyor. Yerel seçimlerde doğu ve güneydoğuda Akparti-BDP çekişmesinin Akparti lehine dönüştüğünü kamuoyu yoklamaları açıkça ortaya koyuyor. Geçmişte silahların gölgesinde seçimlere giden BDP’nin alışılmışın dışındaki bu yolla seçimlere gitmesi kandili daha çok telaşlandırıyor. Bu telaş BDP’nin tahakküm altına alınmasına neden oluyor. Dağa çıkışların sürmesi ve en ufak çıkmazda “silaha sarılırız” uyarısı bu temelde bir koz olarak kullanılıyor. Başbakan Erdoğan’ın açıkladığı demokratikleşme paketini olumlu veya olumsuz değerlendirmek yerine tümden istenilmeyen paket olarak görmek kandil kıskacının BDP üzerindeki baskısına yorumlamak yanlış olmayacak.
İmralı’nın çözüm yolundaki aldığı tarihi inisiyatifin umutları bir kez daha yeşerttiğini unutmamak gerekiyor. Tarihimiz boyunca düşünülmesi bile sakınca arz etmiş kararların son on yılda demokrasi açılımları adıyla hükümet iradesiyle gerçekleştirildiğinin altını çizmek gerekiyor. Bu tarihi süreç hiçbir siyasi kaygıya, şahsi ihtirasa, dış kaynaklı bozgunculuğa kurban verilmeyecek kadar önemlidir, gereklidir. Hem hükümet kanadı hem BDP bu tarihi sorumluluğun farkında olmalıdır.
Aksi takdirde süreci sabote eden taraf Türkiye halkına -nedeni her ne olursa olsun-kendini ifade edemeyecektir.
Son olarak barışa, huzura vesile olan barış sürecinin yerel seçimlerin tetiklemesiyle siyasi bir düelloya dönüşmemesi temennisini paylaşıyoruz.
Saygılarımla,
https://twitter.com/bekirgulel