Eleştiri, kişinin doğru yolu bulmasına yardımcı olur. Kişinin düşünmesini ve olabilecek ihtimaller üzerinde yoğunlaşmasını sağlar. Toplumun önemli bir kısmı eleştiriyi, karsındaki kişiyi aşağılama veya onu toplumda rencide etme anlamında algılamaktadır. Bu sebepledir ki, herkesin kusurlarının var olduğunu ve hiç birimizin hatasız olmadığını bilmemize rağmen eleştiriyi bir türlü kabul etmeyiz ve eleştiri yapana düşmanlık besleriz. Şüphesiz en kötü eleştiri yolu sosyal medya veya telefonla yapılan eleştiri şeklidir. Özellikle yüz yüze görüşmenin mümkün olduğu hallerde sosyal medya aracılığıyla yapılan eleştiriler faydadan çok zarar doğurabilmektedir. Bizler insan olarak yüz yüze konuşarak ve birbirimizin gözlerinin içine bakarak ancak gerçek anlamıyla birbirimizi anlayabiliriz. Eleştirilerden ve eleştiren kişilerden uzak durdukça eleştirilerin şiddeti artmakta ve kişi bunlara cevap vermekte zorlanmaktadır. Eğer hatalarım var ise ve bu hatalarımın farkında değilsem düşünürüm, hatalarımın geldiği yöne bakarım. Eleştirinin sebebini bulmaya ve kendimi sorgulamaya çalışırım. Kendimi niye ifade edemiyorum. Güç ve bilgiyi bulmak için araştırma yaparım. Toplumda çok değerli insanların varlığında habersiziz mesela. Her toplumda sorunların var olduğunu hepimiz biliyoruz. Sorunların en aza indirmek için neden çözüm noktasında bir şeyler yapmaktan aciziz hissediyoruz kendimizi, anlayamıyorum. Bir keresinde caddenin ortasında iki öğrencinin kavga ettiklerini görmüştüm.
Kendilerine yaklaştığımda kavga etmekten vazgeçtiler. Sorun nedir diye sorduğumda tek tek konuşmaya başladılar. Sorunlarını dinledikten sonra çözüm noktasını bulmak pek zor olmadı. Çünkü bende aynı dönemi yaşamıştım, çözüm yolunu, tecrübemden ve sahip olduğum bilgi birikimden almıştım. Bu sayede kavga ile sonuçlanacak bir sosyal sorunu sulh ile çözümleyebildim. Koltukta oturanlar maalesef, sorunlardan kaçarak huzur bulacaklarını sanmaktadırlar. Toplumu yönetenler, ya sorumluğun bilincinde değiller ya da bildikleri halde bu yolu tercih etmiyorlar. Bazı insanları ezerek ayakta durmak için uğraşıyorlar. .Bu tip insanlar, Allahın gücünün farkında değildirler ve geldikleri gibi gideceklerini düşünmemektedirler. Kalbi kirli olanın bedeni kirlidir. Attığı adım, söylediği söz, gördüğü göz, yediği yemek hatta duyduğu ses bile kirlidir artık. Oturduğun koltuktan kalk, dört duvarın arkasında saklanmaktan vazgeç, halktan gelen sese kulak ver! İnsanları hor görme, dinle ve konuş, sorunları anlamaya çalış! Kaybedeceğin hiçbir şey yok bu şekilde. Toplumu kazanırsın ve toplumda iz bırakırsın sadece. Geçenlerde yaklaşık 1000 kişilik çalışanı olan bir kurum müdürü ile sohbet ettim. Eleştirilerde bulundum. Müdür haklı olarak kendini savunmaya çalıştı tabi ki. Fakat yinede temiz fikirlerle ve iyi niyetli sorularımla kendisinde iz bıraktığıma inanıyorum. Toplumsal duyarlığı göstermek zor değildir. Bugünü düşündüğümüz gibi yarını da düşünmemiz gerekir. Çocuklarımızın geleceğini ateşe atmak istemiyorsak koltukta oturanları ayağa kaldırmamız gerekiyor. Onlara sorumluluklarının ne olduğunu hatırlatmamız gerekir.
SORUN HEPİMİZİN ÇÖZÜM İSE OLUMLU DÜŞÜNEBİLENLERİNDİR!