Bir bakarsın akşam olmuş güneş nedir görmeden
Deli gönül aşık olmuş sevgi nedir bilmeden
Ah bu halim can bu halim hep senin yüzünden
Uzağıma düştün ama düşmedin gözümden”
Diye başlar o şarkı. Gidenin ardından sevenin ağıdıdır. Kalanın gidene son vedasıdır, Mendil sallamasıdır. Kalanın gidenle beslediği son umut kırıntılarıdır. Kalanın gidene özlemi, haykırışı belki de yalvarışıdır.
“Salla yarim mendilini
Çok özledim güzel ellerini
Haydi yine söyle sevdiğini
Herkesi kıskandır.”
Kalanın çözemediği yarım kalmış bilmecedir aşk. Kalanın asla hazmedemediği bir yumrudur boğazına takılan. Kalanın daha doyamadan koparılışıdır sevdadan. Kalana aşk şiirleri yazdıran, aşk şarkıları söyleten, aşk filmleri yaptıran bir ilhamdır yarım kalan aşk.
Güneşini göremeden, daha ısınamadan, daha dal budak açmadan, çiçeğe tomurcuklanmışken gazel dökmesidir ağacının yarım kalan aşk. Deli gönlün çırpınışı, sevmeden sevilmeyi anlatan mutsuz sonla biten tepegöz efsanesidir kalbin yarım kalan aşk. Yarım kalan aşk hiç tamamlanmayacak öykü, bitmeyen türküdür.
Yarım kalan aşk bir sızı, dil yarası, divane Mecnun, yaralı Kerem, dağlar altında kalan Ferhat, ayıplanmış bir Tahir’dir. Arzusuna kavuşumayan bir Kamber’in ömür boyu sırtında taşıdığı kamburdur yarım kalan aşk.
Yarım kalan aşk hiç başlamasa acısı da olmayacak, ne olduğu anlaşılamayan, tanımlanmayan, niye yaşandığı asla çözülmeyecek bir imtihanıdır Yaradan’ın.
Neslihan Sultan PALA- https://twitter.com/Neslihan_Sultan