Geçtiğimiz haftalarda Çağlayan Adliyesinde meydana gelen saldırı sonrasında Berkin Elvan davasının savcısı Sayın Mehmet Selim Kiraz terör örgütü üyeleri tarafından adliye binasındaki odasında şehit edildi.Savcımıza Allahtan rahmet yakınlarına başsağlığı diliyorum.Saldırının adliye binasında gerçekleşmesi ve 6 saatlik bir rehin alınma krizinin yaşanması,silah ve mühimmat ile adliye binasına giriş yapılması ve tüm bunların Türkiyenin en korunaklı adliyesi olduğu söylenen Çağlayan Adliyesinde meydana gelmesi güvenlik zaafiyetinin olduğu tartışmalarını da beraberinde getirdi.Hemen akabinde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın ‘özel güvenlikkaldırılmalı şeklindeki sözleri yeni bir tartışmanın da fitilini ateşlemiş oldu.Yazımın başında şunu öncelikli olarak belirtmek isterim ki beni konu hakkında yazmaya iten sebep hukuk fakültesi 2.sınıftayken İdare Hukuku dersinde özel güvenliğin hukuk sistemimizdeki yeri ve gelişimi hakkında yapmış olduğum bir çalışmadır.Burada özel güvenliğin tüm yönlerini ayrıntılı bir şekilde ele almak elbette mümkün değil.Fakat yetkileri,görev alanları ve hukuki düzenlemeleri noktasında oldukça az bilgi sahibi olduğumuz bir konunun ana hatları ile de olsa tartşılması,yazılması gerektiği kanısındayım.
Özel güvenlik Türkiyede 22.07.1981 tarih ve 2495 sayılı kanun ile yasal zemine oturtulmuştur.Ancak onun öncesinde 1950‘lerden itibaren özel mülkün korunması düşüncesi ile hiçbir yasal zemini olmamasına rağmen güvenlik şirketleri kurulmaya başlamıştır.2495 sayılı yasa yıllar içerisinde epey değişikliğe uğramış ve nihayet 2004 yılında yapılan köklü bir değişiklik neticesinde 5188 sayılı ‘Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun yürürlüğe girmiştir.Bu kanunun özellikle 11 Eylül saldırıları sonrasında geliştirilen Amerikan modeli özel güvenlik ile birçok yönden benzediği görülmektedir.Ancak uygulamaya bakıldığında Türkiyede özel güvenlik hizmetlerinin gerek uygulamanın ithal olmasından kaynaklı gerekse sistemin kurumsallaşamamasından dolayı bir takım sıkıntıları bulunmaktadır.
Öncelikli olarak farkındalık oluşturmak istediğim bir ayrım var.Özel kolluk ile özel güvenlik ayrımı yapılmalıdır.Günlük kullanımdan kaynaklı bir hata olmakla beraber özel kolluk dediğimiz belirli bir bölgede ve belirli bir konuda faaliyet gösteren kamu görevlisi niteliğine haiz kolluk görevlileridir.Orman muhafaza memuru yada gümrük muhafaza memuru buna örnek olarak verilebilir.Ancak özel güvenlik hizmetleri tamamen özel hukuk kaynaklı, özel hukuk tüzel kişileri tarafından yerine getirilen hizmetlerdir.Bunlar kamu güvenliğini tamamlayıcı mahiyettedir.
Özel güvenlik hizmetleri ile ilgili olarak ilk etapta 5188 sayılı yasanın birçok yönden eksik olduğunu görmekteyiz.Öncelikli olarak kanunun kapsamının oldukça dar olması, bu hizmeti yerine getirecek kişi ve kuruluşların ruhsatlandırılması ve denetlenmesine ilişkin hususlar gibi oldukça sınırlı bir alanı düzenlemesi bu görevi ifa eden güvenlik görevlilerinin hakları,ücretleri,yetkilerinin sınırları gibi oldukça geniş bir kesimi ilgilendiren hususlarda herhangi bir yasal düzenlemenin yapılmaması önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bunun yanısıra özel güvenlik sisteminin ticari kaygıları üst düzeyde barındırması nedeniyle bu görevi yerine getirecek kimselerin eğitimi konusu önemsenmemektedir.Son istatistik verilerine göre 180.000 civarında güvenlik görevlisi bulunmasına rağmen toplumsal açıdan bir değerlendirme yapıldığında mesleğin imajının oldukça düşük olduğu görülmektedir.Bunun nedenleri araştırıldığında ise yine güvenlik görevlilerinin eğitimindeki yetersizlik ilk etapta göze çarpmaktadır.Şöyle ki çok kimsenin zihninde birkaç ay kursa giderim bir sertifika alırım ve güvenlik görevlisi olurum anlayışı bulunmaktadır.Oysa ki bir yerin güvenliğinin sağlanması oldukça önemli bir husustur.Ve önemle belirtmek gerekir ki ciddi bir eğitim süreci ve bazı becerilerin edinilmesi gerekmektedir.
Bu hizmeti yerine getirecek kimselerin özlük haklarını içeren yasal düzenlemelerin bulunmaması,özel güvenlik şirketlerinin düzenli ve ciddi denetimlerinin yapılmaması,maaş ve ücret noktasında belirli bir uygulamanın bulunmaması,çalıştırılacak yerin özelliğine mahsus bir eğitimin verilmiyor olması,yetki ve
sorumluluklarının sınırlarının çizlmemiş olması gibi daha birçok neden bu sistemin çok kez tıkanmasına ve işlemez bir konuma gelmesine neden olmaktadır.
Yapılan tartışmaların içeriğinde ‘özel güvenlik sisteminin kaldırılması, yerine ya ‘koruma memuru denilen tamamen kamusal nitelikli bir kurumun getirlmesi veyahut polisin birçok kurum ve kuruluşun güvenliğini sağlamasından bahsedilmektedir.Bunun birkaç yönden sakıncası olduğu görüşündeyim.Öncelikli olarak 180.000 civarında insanın mağduriyeti söz konusu olacaktır.Bununla beraber özel güvenlik hizmetinin sağlayıcıları olan özel güvenlik şirketleri kapanacak ve bu özel teşebbüsün engellenmesi anlamına geleceği gibi piyasada bir sektörün yok oluşu demektir.Modern devlet düzenlerinde devletler küçülme yoluna gitmek suretiyle kamusallığı azaltarak özelleşme politikalarını tercih ederken bizim ülkemizin tam tersi bir tutum sergilemesi sistemin gerisinde kalmamıza yol açacaktır.Ayrıca bu hizmeti verecek sayıda emniyet personelimizin bulunmaması hızlandırılmış polis alımları sonucunu doğuracak ve yine eğitim noktasında eksik kimselerin bu kez daha fazla yetkiyi üzerinde barındırmak suretiyle bu görevlere getirilmesi söz konusu olacaktır.
Burada sistemin aksayan yönleri,bunun nedenleri,bahsedilen yeni sistemin sakıncalarından dilim döndüğünce ve bildiğim kadarıyla bahsetmeye çalıştım.Elbette tüm bunlar yukarıda sayılanlarla sınırlı değil.Yalnız şunu belirtmek isterim ki aksak bir sistemi kökten kaldırmak yerine sistemin aksayan yönlerini düzeltmek ve bu şekilde işlerlik kazandırmak daha faydalı olacaktır.Başta eğitim olmak üzere güvenlik şirketlerinin üzerindeki ticari kaygıları bir nebze olsun azaltmak,denetim ve ruhsat mekanizmasının işleyişindeki aksaklık ve ciddiyetsizlikleri gidermek,güvenlik görevlilerinin özlük haklarını sağlam kanuni temellere dayandıracak düzenlemeleri yapmak hem bu görevi hali hazırda yapan kimseleri mağdur etmeyecek hem liberal ekonomiyi güçlendirecek hem de modern çağın uygulamalarının gerisinde kalmamızı önleyecektir.