Öz Büro İş Sendikası Şanlıurfa Şube Başkanı Mahmut Karataş ve sendika Yönetim Kurulu Üyeleri ve sağlık kuruluşlarında görev yapan üyeleri başta ekonomik olarak ve ,sağlık alanında yaşadıkları sorunları Şanlıurfa Mehmet Akif inan Eğitim ve Araştırma Hastanesi bahçesinde toplanarak kamuoyu ile paylaştılar.
Karataş açıklamasında ; 2 Nisan 2018 tarihinde 696 sayılı KHK ile kadroya geçen üyelerimizin o tarihten itibaren yaşadıkları ekonomik kayıplar ve her geçen gün artan psikolojik baskılar dayanılmaz boyutlara ulaşmıştır.
Taşeron çalışanıyken yaşadığımız hak kayıplarının, haksız ve yanlış uygulamaların sebebi olarak taşeron sistemini görüyor bunu anlayabiliyorduk. Ancak kadrolu olduktan sonra bu sorunların ve haksızlıkların artarak devam ediyor olmasını asla kabul etmiyoruz.
Hastane gibi insan sağlığını ve insan yaşamını doğrudan etkileyen hizmet süreçlerinin başarılı olmasının yolu çalışanların motivasyonu ve performansından geçmektedir. Ancak üzülerek ifade edelim ki bu durum göz ardı edilmekte, bir kısım idareciler tarafından üyelerimize uygulanan psikolojik baskıların ardı arkası kesilmemektedir.
696 sayılı KHK gereği tüm haklarımızla kadroya geçirilmiş olmamıza rağmen, eğitim intibaklarımız, yüzdelik dilimlerimiz, enflasyon farklarımız bordrolarımızdan çıkartılmıştır. 2018 yılında Yüksek Hakem Kurulu Toplu İş Sözleşmelerindeki zam oranı %4 + %4 iken, enflasyon oranı %21'dir. Kamuda çalışan tüm işçi, memur ve hatta emekliler enflasyon farklarını almışken; ağır iş koşullarında çalışan üyelerimize %13'lük enflasyon farkının verilmemesini asla doğru bulmuyoruz.
696 sayılı KHK'nın 112. maddesinde Kamu Çerçeve Protokolü imzalanabileceği açıkken kadroya geçtiğimiz tarihten bugüne 16 ay geçmiş olmasına rağmen neden kamu çerçeve protokolü imzalanmadı?
Hastanedeki hizmet süreçlerinin olmazsa olmazları olan HBYS çalışanlarının kadroları neden hala açıklanmıyor?
Memurların ve diğer kamu çalışanlarının nakil ve tayin hakları olmasına rağmen kendileri de kamu çalışanı olan üyelerimizin bu haktan yoksun olmaları aile bütünlüklerini ciddi şekilde bozmaktadır.
Bütün bu sorunların yaşanmasının en temel sebebi 696 sayılı madde değil, yöneticilerin keyfi ve yanlış yorumlarıdır. Keyfi uygulamaları ile üyelerimiz üzerinde baskı uygulayan idarecilerin bulunduğu işyerlerinde çalışmak üyelerimiz için dayanılmaz hale gelmiştir. Kamuda işini özveriyle yapan ancak taşeron sistemindeyken yıllardır büyük mağduriyetler yaşayan üyelerimizin sorunlarının hala çözülmemesi nedeniyle görevlerinin ereklerini yerine getirmekte ihmal gösteren bir kısım kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunma zorunluluğumuz doğmuştur. Yapılan tüm bu haksız uygulamaların sona ermesi, iş yerindeki huzurun ve etkin/verimli çalışma ortamının tekrar sağlanabilmesi amacıyla yapacağımız suç duyurusu sonucunda yüce Türk yargısının, sorumlular hakkında en ağır cezaya hükmedeceklerine olan inancımız tamdır.dedi.
Sendika üyeleri basın açıklama sonrası sessizce dağıldılar.